İklim değişikliği ile mücadelede aldatıcı iddialar ve
denkleştirme politikaları büyük bir engel oluşturmaktadır. Şirketlere
denkleştirme gibi emisyon azaltımı yapmadan gerekliliklerini yerine getirme
imkanı açılması ve tüketicilerin doğaya zarar vermeyen ürün tüketme talebine
karşı şirketlerin aldatıcı beyanları günümüzde iklim değişikliği ile mücadele
edilmesini zorlaştırmaktadır.
Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sisteminin güçlenmesi, karbon vergileri, yeşil tahviller, karbon kredileri ve denkleştirme politikaları ile iklim değişikliği ile mücadele farklı ekonomik bir boyut kazanmıştır. İklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonlarının azaltılması için başlayan karbon fiyatlandırması günümüz kapitalist sisteminde yeterli azaltımı gerçekleştirememiştir. Konu ile ilgili ClientEarth ekibinin 03 Ekim 2022 tarihli “Karbon 'denkleştirmelerinin' reklamını yapmanın yasal riski” başlıklı makalesi ve ECOS (EnvironmentalCoalition on Standards) ekibinin 17 Ocak 2024 tarihli AB’deki yeşile boyama hakkındaki yasal düzenlemelerle ilgili yazısını çevirdik. Aynı zamanda yeşile boyama olan denkleştirme hakkında daha çok çalışma yapılması gelecekte karşılaşılması muhtemel zararların önüne geçilebilmesi için çok kritik bir öneme sahiptir. Devletlerin, şirketlerin çıkarını değil; doğayı, gelecek nesilleri ve insan haklarını öncelemesi gerekmektedir. Karbon emisyonlarının azaltılması ve daha bilinçli üretim ve tüketim alışkanlıkları için bu gibi geri adımların hızlıca düzeltilmesi zorunludur.
Çeviren: Defne Soyer
ClientEarth- Karbon
'denkleştirmelerinin' reklamını yapmanın yasal riski
Son zamanlarda bir uçak bileti aldıysanız veya arabanıza benzin doldurduysanız, muhtemelen size satın aldığınız ürünün iklim üzerindeki etkisini “denkleştirecek” bir ürün teklif edilmiştir. Ancak bu pazarlama iklim eylemi açısından sorunludur ve arkasındaki şirketler artan yasal risklere maruz kalmaktadır.
ClientEarth avukatları, karbon denkleştirme
reklamlarıyla ilgili sorunları ve bunu pazarlayan işletmelerin neden yasal
işlemlere hazırlanmaları gerektiğini açıklayan hukuki kısa bir bilgi notu
hazırladı. İşte Client Earth’un ana bulguları.
Karbon denkleştirme nedir?
Karbon denkleştirme, birçok şirketin
emisyonlarını dengelediklerini söylemek veya ürünlerinin 'karbon nötr' olduğunu
iddia etmek için kullandıkları bir kavramdır. Normalde iklim çözümleri
projeleri için küçük bir ödeme yapılması- genellikle ağaç dikimi veya korunması
- karşılığında ulusal bir 'karbon kredisi'’ni içerir.
Önerme basit görünüyor: atmosferden karbonu
uzaklaştıran projelere para verirseniz, bu tüketim yoluyla yaratılan
emisyonları dengeler ve böylece ürün 'yeşil' hale gelir veya şirket net
sıfıra ulaşabilir. Veya hikaye böyle devam eder.
Karbon denkleştirme tüketiciler olarak bize
giderek daha da fazla pazarlanıyor. Şirketler karbon denkleştirme ürünlerini ya
da reklamlarını; havayolu uçuşları, araba benzini, evlere gaz tedariki, kırmızı
et ve hatta plastik ambalajlarla birlikte tanıtıyor. Aslında bu bize çözümün,
bu tür yüksek emisyonlu ürünlerin iklim üzerindeki etkilerini bizim telafi
etmeyi seçmemiz olduğunu söylüyor.
Ancak bu bir pazarlama kurgusudur.
İklim projelerine yapılan küçük bağışlar aslında devam eden emisyonları
dengelememektedir ve hatta daha kötüsü, ilk etapta 'denkleştirme' efsanesi
genellikle emisyonları azaltmaya yönelik acil çabaları engellemektedir.
Reklam balonunun altında, iklim eylemi
için gerçek sorunlara neden olan bir kavram yatmaktadır.
Karbon 'denkleştirme' pazarlaması neden bir
sorun?
Bir karbon kredisi, Paris'ten New York'a yapılan bir uçuşta salınan karbondioksit miktarıyla yaklaşık aynı olan 1 ton CO2'yi ortadan kaldırmak veya önlemek için hesaplanır. Bu kredilerin satın alınması, yeni teknolojik veya doğal çözümlerin finanse edilmesi yoluyla iklim istikrarsızlığının azaltılmasına yardımcı olmayı amaçlayan projelere katkıda bulunur.
Bu doğal projeler iklim değişikliğiyle mücadelede değerli olabilir. İyi örnekler yerel toplulukları destekler ve zararlı sera gazlarını emen, 'karbon yutakları' olan, ormanlar gibi kritik doğal ekosistemlerin korunmasına yardımcı olabilir.
Ancak düzenlenmemiş karbon kredisi
piyasasında 'kaliteye' ulaşmak zor olabilir ve hatta bunu doğrulamak daha da
zordur. Genellikle 'vahşi batı' endüstrisi olarak tanımlanan çok sayıda
projenin yerel toplulukların çıkarlarına zarar verdiği ve emilen ve depolanan
CO2 miktarında gerçekten bir fark yarattığına dair yanlış iddialar sunduğu
tespit edilmiştir.
Bir başka sorun da, gıda arzına zarar
vermeden mevcut küresel emisyon seviyesini denkleştirmek için dikilmesi
gereken ağaç miktarına yetecek yeterli alanın gezegende bulunmamasıdır.
Bunu bir perspektife oturtmak gerekirse, tek bir petrol ve gaz şirketi
emisyonlarını 'denkleştirmek' için küresel olarak mevcut kullanılmayan arazinin
onda birini kullanmayı planlamaktadır. Doğal yutakları geliştirmek bizi sadece
bir yere kadar götürecektir. 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak, emisyonlarda
sert ve hızlı bir azalma olmadan mümkün değildir.
Karbon kredileri, kârı zarar ile denkleştirme
gibi bir denkleştirme değildir. Bu krediler için doğru tanım, yüksek karbonlu
ürünlerin pazarlanmasında sıklıkla iddia edildiği gibi, satın aldığımız
şeylerin zararlı iklim etkilerini 'denkleştirmek' için bir araç değil, yalnızca
iklim dostu projelere yapılan bir bağış olacaktır.
Karbon 'denkleştirme' pazarlaması işletmeler
için neden tehlikelidir?
Karbon 'denkleştirme' pazarlamasının kusurlu
doğası, bir dizi yasal riski beraberinde getirmektedir: anlaşmazlık, hissedar
davası, dava ve düzenleyici yaptırım.
Hollanda'da Shell, önce 'CO2-nötr' araba
benzini reklamı yaptığı için, ardından da karbon kredilerinin 'CO2 telafisi'
anlamına geldiğine dair bir iddiada bulunmayı denediği için art arda iki kez
kınanmıştır.
Hollandalı havayolu şirketi KLM, CO2 telafisi
pazarlamasıyla tüketici yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle, Client Earth
olarak desteklenen hukuki bir süreçten geçiyor. Total Energies de benzer bir
dava ile karşı karşıya.
Almanya'da, yanıltıcı 'karbon nötr' iddiaları
nedeniyle bir dizi şirkete karşı dava açılıyor.
ABD'de mali düzenleyiciler karbon kredisi
piyasalarıyla ilgilenmeye başladı.
Fransa'da ise hükümet, şirketlerin denkleştirmeden önce emisyonların gerçekte nasıl azaltıldığını açıklamalarını gerektiren yeni bir yasa kabul etti.
Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Tüketicileri
yanıltan şirketlere yönelik yasaklar, tüketiciyi koruma yasalarında ve reklam
yönetmeliklerinde dünyanın dört bir köşesindeki ülkede mevcuttur. 'Karbon
nötr' veya telafi edici pazarlama yöntemlerinin kullanılması ve
tüketicilere yüksek karbonlu ürünlerin iklim üzerindeki etkisinin bu şekilde
ele alındığı izleniminin verilmesi, bu yasakların ihlal edileceği yönünde
gerçek bir risk oluşturmaktadır.
Ve kurumsal geçiş planlarında karbon
denkleştirmeye güvenen şirketler için bu risk yelpazesindeki riskler artar -
şirket yöneticileri bile 'denkleştirmenin' emisyon azaltımları üzerindeki
etkisi konusunda yanlış iletişimden sorumlu tutulabilir.
Karbon 'denkleştirme' ile ilgili sorunlar
nelerdir?
Denkleştirme pazarlamasının yasal riski
artmakta – ancak aynı şekilde gerçek dünyada emisyonları azaltma fırsatlarını
kaçırma riski de artmaktadır.
İklim hedeflerine ulaşmak için, mali desteğin
yeşil teknolojilerin yanı sıra dünyanın hayati ekosistemlerini korumaya yönelik
çabalara yönlendirilmesi ve iklim kayıp ve zararları için büyük finansman
açığının kapatılmasına yönlendirilmesi gerek. Karbon kredileri yoluyla yapılan
mali katkılar bu noktada değerli bir rol oynayabilir, ancak finansmanın teşvik
edilmesi, kritik azaltım tedbirlerinin geciktirilmesi için ters bir teşvik
sağlamamalıdır.
Karbon kredilerinin gelecekte yaşanabilir bir
iklime giden yolda olumlu bir amaca hizmet edebilmesi için emisyon azaltım
stratejilerinden ayrı tutulması gerekmektedir. Bu krizden çıkmanın tek yolu,
mevcutta yıkıcı hızda sera gazını pompalamayı durdurmaktır. Kurgusal
denkleştirme ile resmi bulanıklaştırmak sadece bu hayati eylemi
geciktirmektedir.
Bu makale 3 Ekim 2022 tarihinde geri
bildirimler dikkate alınarak düzenlenmiştir.
17 Ocak
2024
ECOS- AB, tüketicileri güçlendirmek için çıkarılan yeni yasal düzenlemeyle yeşil boyamayı hedef alıyor - ancak boşluklar devam ediyor.
Yeni Yeşil Dönüşüm için Tüketicilerin
Güçlendirilmesi Direktifi, AB'deki kontrolsüz çevresel iddialara bir dur
diyecek ve artık yeşile boyama yağmuruna maruz kalmayacak olan tüketiciler için
yeni bir dönem başlatabilecek. Ancak güçlendirme ve doğrulama ile ilgili büyük
boşluklar devam etmektedir.
Tüketiciler giderek artan bir şekilde çevresel etkilerini azaltmak istemektedir. Ancak, doğru ve doğrulanabilir bilgi olmadan, şimdiye kadar yeşil iddiaların vahşi batısıyla karşı karşıya kaldılar[1].
Bu, AB'de yeşile boyama için sonun
başlangıcıdır
Bugün Avrupa Parlamentosu'nda kabul edilen
Yeşil Dönüşüm için Tüketicilerin Güçlendirilmesi Direktifi, nihayet yaygın
yeşile boyama taktiklerini haksız ticari uygulamalar listesine dahil ediyor.
İddiaların %50'sinden fazlası ya ortadan kalkacak ya da değişmek zorunda
olacak. Sonuç olarak, AB tüketicileri yakında yasaklamalar da dahil olmak üzere
çok daha az anlamsız çevresel iddia görecekler:
* Gerçek emisyon azaltımı ile bağlantısı
olmayan karbon denkleştirme kredilerinin kullanımına dayalı olarak bir ürünün
çevre üzerinde daha az etkisi olduğu veya hiç etkisi olmadığı iddiaları. Bu,
iklim nötr uçuşların ve muzların sonudur - asla izin verilmemesi gereken
imkansız iddialar.
* Şirketin belirttiği hedefe ulaşmak için
gerçekçi taahhütleri olmadan gelecekteki çevresel performans iddiaları.
Şirketler planlarını bildirmek ve bunların bağımsız bir üçüncü taraf uzman
tarafından düzenli olarak doğrulanmasını sağlamak zorunda olacaklar.
* Hiçbir açıklama veya kanıt içermeyen genel
iddialar. Artık bir reklam panosunda tek başına sunulan 'gezegen dostu' veya
'%100 yeşil' ifadeleri olmayacak.
* Uygun ve bağımsız sertifikasyon süreçleri
olmayan sürdürülebilirlik etiketleri - şirketlerin kendi ürünleri için
oluşturdukları ve iddiaların doğrulandığına dair yanlış izlenimini veren etiketler de dahil olmak
üzere.
Biri gitti biri kaldı: Yeşil İddialar
Direktifi boşlukları doldurabilir
Tüketicilerin Güçlendirilmesi Direktifi,
AB'de yeşile boyama uygulamalarına artık müsamaha gösterilmeyeceğine dair güçlü
bir mesaj vermektedir, ancak başarısının gerçek ölçütü uygulama olacaktır - ve
Yeşil İddialar Direktifi[2] gibi
tamamlayıcı mevzuata hala ihtiyaç vardır.
Tüketicilerin Güçlendirilmesi Direktifi
şirketlerin kanıt sunmasını gerektirmektedir, ancak çevresel iddiaların
yapılmadan önce doğrulanmasını gerektirmemektedir (Yeşil İddialar Direktifi
kapsamında önerilen bir şey). Bu önemli bir güvence olabilecekti, bu nedenle bu
mevzuata dahil edilmemiş olması utanç vericidir. Bunun yerine, yük, piyasa
gözetimine daha fazla kaynak aktarmaya devam etmek ve şirketleri yanıltıcı
yeşil iddialarda bulunmaktan caydırmak için cezalar kullanmak zorunda kalacak
olan hükümet yetkililerine yüklenmiştir - bu, yükün zorunlu üçüncü taraf
doğrulaması ile değiştirilmesiyle önlenebilecek bir şeydi.
Uygulamada, hiçbir kanıtı olmayan iddiaların
yetkililer tarafından tespit edilmesi ve ortadan kaldırılması kolay olacaktır,
ancak bazı kanıtlara sahip iddiaların (doğru veya yanıltıcı) hiç kontrol
edilmemesi olası değildir, bu da kapıyı daha karmaşık yeşil yıkama biçimlerine
açık bırakacaktır. Tamamlayıcı Yeşil İddialar Direktifi olmadan, Tüketicilerin
Güçlendirilmesi mevzuatı hedefi ıskalayabilir.
Haziran 2024'teki AB seçimlerinden önce Yeşil
İddialar Direktifi de dahil olmak üzere pek çok önemli dosyanın
sonuçlandırılması için çok az zaman kaldı. Bu mevzuatın, ürünlerin çevresel
güvenilirlik bilgileri hakkında etkili bir şekilde iletişim kurmak için ortak
kurallar sağlaması, iddialar piyasaya sürülmeden önce bir ön onay prosedürü
getirmesi, çevre etiketleri için kuralların güçlendirmesi ve yeşil yıkamaya
karşı daha katı yaptırımlar getirmesi beklenmektedir[3]. Bununla
birlikte, önerilen metnin mevcut yasama organı tarafından kabul edilmesi pek
olası değildir.
Birbiriyle bağlantılı bu iki direktiften
sadece birinin AB seçimlerinden önce sonuçlandırılması, yeşile boyama
uygulamasının tamamen ortadan kaldırılması için kaçırılmış bir fırsat
olacaktır. Avrupa Parlamentosu ve Konsey, seçimlerden önce Yeşil İddialar
Direktifi konusunda adım atmalı ve pozisyonlarını kabul etmelidir - ikisinden
biri yeşil boyamayı ortadan kaldırmak için yeterli olmayacaktır.
Alıntı
ECOS - Standartlar Üzerine Çevre Koalisyonu
Program Yöneticisi Margaux Le Gallou şunları söyledi:
"Günümüzde yeşil iddiaların yarısından
fazlası yanıltıcı ya da doğrulanamaz niteliktedir - bunların arasında yaygın
bir yeşil boyama biçimi olan iklim nötrlüğü iddiaları da yer almaktadır. Bu
direktif bu iddialara son vermektedir. Buna rağmen bu direktif büyük ölçüde
eksik olduğunu bildiğimiz piyasa gözetimine dayanmakta ve mevcut yasama organı
altında kabul edilmesi muhtemel olmayan Yeşil İddialar Direktifine çok şey
bırakıyor.
Bu iyi bir ilerlemedir, ancak yasa koyucuların
düzenleyici eylemleri hızlandırması gerekmektedir. Artık yeşil iddiaların vahşi
batısı yok - sadece bilinçli tüketiciler var!"
[1] 'Yeşile
boyama, sertifikalı mı? Yeni yasa ve standartların şüpheli iklim tarafsızlığı
iddialarını onaylamaması nasıl sağlanır', ECOS raporu, Mart 2023:
https://ecostandard.org/publications/report-greenwashing-certified-how-to-ensure-new-laws-and-standards-do-not-rubberstamp-dubious-climate-neutrality-claims/
[2] Yeşil
Taleplere İlişkin Direktif Önerisi, Avrupa Komisyonu, Mart 2023:
https://environment.ec.europa.eu/publications/proposal-directive-green-claims_en
[3] AB Yeşil İddialar Direktifi önerisine ilişkin ECOS pozisyon belgesi, Temmuz 2023: https://ecostandard.org/wp-content/uploads/2023/07/Feedback-on-the-Green-Claims-Directive.pdf
Metni PDF formatında indirmek için aşağıdaki görsele tıklayınız.